Chiron Efsanesi ve Yaralı-Şifacı Arketipi

Jul 23, 2024Nazlı Karaca
Chiron Efsanesi ve Yaralı-Şifacı Arketipi

"Artık elinde mitolojinin anahtarı var. Ruhun tüm kapılarını açmakta özgürsün." Carl Gustav Jung

Chiron Efsanesi ve Yaralı-Şifacı Arketipi

 

Mitoloji, eski insanın kendisini ve doğayı anlama çabasıdır. Bilinmezlik hissi insanı ıstıraba sürüklemektedir. İnsanlar mitoloji sayesinde yaradılışlarını, aşkı, yağmuru, kıtlığı, kuraklığı, arzuyu, kıskançlığı, depremi, vb. açıklayıp anlamlandırmıştır. Bu anlam çabası hâlâ sürmektedir. Hâlâ benliğimizi anlayıp anlamlandırmaya çalışıyoruz. Sanatın ve psikoloji teorilerinin kaynağıdır bu “Ben neyim?” sorusudur.

İnsan kendisine döndüğünde sadece aydınlığı bulmaz, karanlığı da bulur. Jung bu karanlığa gölge adını verir. Bu gölgede kalan tarafımız tüm yasak arzularımızı, vahşi ve hayvani özelliklerimizi barındırır. Bu yüzden bilinçdışına bastırılır. Bilincin yasakladığı “tabuları” mitolojik Tanrılarda gözlemleyebiliriz. Mitosun tanrıları semavi dinlerin püriten Tanrısından tamamen farklıdır. Onlar ensesttir, hazcıdır, kavgacıdır, kıskançtır. Bu noktada bu Tanrıların yaratıcısı bilinç olamaz. Mitoloji bilinçdışının, daha doğrusu kolektif bilinçdışının ürünüdür. Mitosun tanrıları ve kahramanları ise arketiplerin yansımasıdır

Yaralı Şifacı, Jung tarafından karakterize edilmiş arketiplerden biridir. Bu arketip analist ile analiz edilen arasındaki ilişkiyi ifade eder. Analistin iyileştirici gücünün kaynağı kendi yarasıdır. Jung’a göre iyi bir analist yaralı olmalıdır. Ancak yaralı bir analist karşısındakini anlayabilir. “Yarası olmayan şifacı olamaz, çünkü gerçek iyileştirici güç yaranın kendisinden gelir. Yalnızca yaralanmış hekimler iyi edebilir. Ama doktor kendi karakterini bir çelik yelek gibi giyinirse, işte o zaman hiç etkisi yoktur.'' der Jung. Bu arketipi Yunan mitolojisindeki Chiron mitinde görebiliriz.

Chiron’un babası Kronos, annesi ise bir su perisi olan Philyra’dır. Kronos Rhea ile evlidir ancak Philyra’ya aşık olur, sevgilisiyle at kılığında buluşur. Bu nedenle Chiron yarı insan yarı at olarak doğar. Ölümsüz bir sentor* olan Chiron annesi tarafından görünüşü yüzünden terk edilir. Apollon tarafından büyütülür. Savaş sanatı, müzik, astroloji, kehanet ve tıp alanında kendisini geliştirir. Akhilleus, Asklepios ve Herkül’e öğretmenlik yapar. Efsanevi kahramanların öğretmeni, yol göstericisi olur.

Bir gün Herkül ile birlikte Pholus’u ziyarete gittikleri esnada diğer sentorların saldırısına uğrarlar. Bu esnada Herkül’ün attığı zehirli ok sonucu yanlışlıkla vurulur Chiron. Ölümsüz olduğu için kurtulur ancak hiç dinmeyecek bir acı başlar Chiron için. Yarası asla kapanmaz. Acısını dindirmek için doğadaki bitkilerle çeşitli ilaçlar yapar. Hiçbir ilaç yarasına derman olmaz, ancak yaptığı ilaçlar başkalarına şifa olur. Acıdan kurtulmak için Zeus’a ölmek için yalvarır. Zeus bir ölümlüyle kader değişimi yaparsa ölebileceğini söyler. Chiron ölümsüzlüğünü insanlara ateşi götüren Prometheus’a verir. Kader alışverişi yaparlar. Böylece Chiron azap veren acısından sonunda kurtulur. Zeus Chiron’un fedakârlığını ödüllendirerek onu gökyüzünde bir takımyıldızı yapar.

“Aldığın yara ışığın sana akacağı yerdir.” der Mevlana. Başarının kaynağı derin bir ıstırap olabilir. Belki Jung’un insan ruhunu anlayabilme becerisinin kaynağı da budur. Hayatta hepimiz kırılma noktaları yaşarız. Saniyelik bir düşünce, şüphe, duygu bize bir kıymık gibi batar. O saniyeden sonra hayatımız asla eskisi gibi olmaz. Bu kırılma noktaları bizi derin acılara sürükleyebilir. Deniz köpürür. Yolculuk başlar. Yolun sonunda ise başkalaşırız. “Ben bir başkasıdır” der Rimbaud. Bazen kendi egomuzun dışına taşarız. Bir başkasına yönelerek “başka” olabiliriz. Ortak ıstıraplar ve mutluluklar ego sınırlarını silikleştirir. Chiron da bedeninin, ego sınırlarının dışına çıkmıştır. Yaralı tüm analistlerin bedenlerinde yaşamaktadır. Ölümsüzlüğünden vazgeçmek bile onu ölümsüzlük lanetinden azat edememiştir.

Asya Naz Dinler

Psikolog

 

*Sentor: (Centaur) Yarı at yarı insan olduğuna inanılan mitolojik yaratık